kentsel dönüşüm yasası ne demek?

Kentsel Dönüşüm Yasası Hakkında Bilgi

Kentsel Dönüşüm Yasası, resmi adıyla 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, Türkiye'de afet riski taşıyan alanlardaki yapıların yenilenmesini ve yaşam kalitesinin artırılmasını amaçlayan bir yasadır. Temel olarak, deprem, sel, heyelan gibi afetlere karşı dayanıksız olan yapıların yıkılıp yerine daha güvenli ve modern yapılar inşa edilmesini hedefler.

Yasanın temel amacı, riskli yapıların tespit edilerek tahliye edilmesi ve bu yapıların bulunduğu alanlarda yeni projeler geliştirilmesidir. Bu süreçte, hak sahiplerinin (maliklerin ve kiracıların) hakları korunmaya çalışılır ve onlara çeşitli destekler sağlanır.

Kentsel Dönüşüm Yasası'nın temel unsurları:

  • Riskli Alan İlanı: Bir bölgenin riskli%20alan ilan edilmesi, o bölgede kentsel dönüşüm çalışmalarının başlatılabilmesi için ilk adımdır. Bu ilan, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılır.
  • Riskli Yapı Tespiti: Riskli alanda veya riskli alan dışında bulunan yapıların riskli%20yapı olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Bu tespit, lisanslı kuruluşlar tarafından yapılır.
  • Tahliye ve Yıkım: Riskli olarak tespit edilen yapıların tahliye edilmesi ve yıkılması süreci, yasanın önemli bir aşamasıdır. Bu süreçte, hak sahiplerine kira%20yardımı gibi destekler sağlanabilir.
  • Yeni Projeler: Yıkılan yapıların yerine, imar planlarına uygun olarak yeni ve daha güvenli yapılar inşa edilir. Bu projeler, kamu veya özel sektör tarafından geliştirilebilir.
  • Hak Sahiplerinin Hakları: Kentsel dönüşüm sürecinde, hak%20sahipleri'nin hakları korunmaya çalışılır. Onlara, yeni projelerde yer alma, tazminat alma veya farklı desteklerden yararlanma gibi imkanlar sunulabilir.
  • Anlaşma ve Uzlaşma: Kentsel dönüşüm projelerinin başarısı için, hak sahipleriyle anlaşma sağlanması büyük önem taşır. Çoğunluğun sağlanması ve uzlaşma zemini oluşturulması hedeflenir.

Kentsel Dönüşüm Yasası'nın Eleştirileri:

Yasa, bazı kesimler tarafından rant yaratma aracı olarak görülmekte ve yerinden etme, sosyal dokunun bozulması gibi eleştirilere maruz kalmaktadır. Ayrıca, hak sahiplerinin yeterince korunmadığı ve süreçlerin şeffaf olmadığı yönünde de eleştiriler bulunmaktadır.